25 Nisan 2007 Çarşamba

ney için...



ney, tuhaf bir şey... içime bir şeylerin aktığını, içimi deldiğini hissediyorum dinlediğimde. Bazen o içime damladıkça Rabbin, sırların tanımı gibi geliyor, bir şeyler genişliyor. Su, sığlıktan uzaklaşıyor. rengi berraklaşıyor belki deryanın. İçimde kıvrım kıvrım cilve yapmaya başlıyor kolları. Bazen de içimdeki yorgunluğu, vurgunları dışa vuruyor deniz. "Bu da var" diyor. Sakladıklarımı, hep üstünü örttüklerimi kusmaya çalışıyor. Ney susuyor, deniz de duruluyor. Sonra takıyorum yine maskemi. Neyle, anlattıklarıyla hemhâl bir ömrü, denizin dibine bile bakmayı göze alamıyorum galiba. yanıyorum ama bunu denizle söndürmekten bile kaçıyorum.

Bunu yazarak da olsa itiraf edebilmek güzel... içindeki "oh" u üfleyebilmek güzel... Bunu göğsünü gere gere taşımak...

Küçük, büyük hatalar yapıyoruz. Denize attığımız pislikleri çoğaltıyoruz. sonra kenara çekilip seyrediyoruz, hatta başkalarını günah keçisi yapıp uzaktan seyrediyoruz.

Rabbim, denizimizi- gönlümüzü berraklaştır. yüzleşebilme, göğüsleyebilme katlanabilme, olduğumuz gibi görünebilme gücü ver ! kaçma gafletinden uzaklaştır bizleri ! çarka uydurma, nefse boyun eğdirme, bataklığa dönüştürme emanetini ! Yolunu, Nurunu bildir bizlere !

Biliyoruz, çözümümüz Sensin ! bu farkındalıktan uzaklaştırma bizleri ! yanlışlarımızı düzeltebilme gücü ver ! Biz Sendeyiz... hep... sonsuza kadar... sonsuzla...